Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kimliklerin İfadesi: Türkler, Kürtler ve Başkaları

Hadi böl böl böl, biraz daha böl! İnsanlar, başka bir toplum tarafından genellikle nasıl tanımlanıyor? Elbette bu konuda ayrıntılı bir çalışmam yok, ama zihnimi şöyle bir yokladığımda insanların genellikle tabiiyetlerine, yani uyruklarına göre, yani tebası oldukları devletin ismine göre veya dinlerine göre tanımlandıklarını söylemek mümkün. Bizim için eskiden Müslüman-Gavur ayrımı din temelli bir kimlik tespitini ifade ediyordu. Bizim gavur dediklerimiz de bizi benzer şekillerde ifade ettiler. Osmanlı kimliği de tabiiyet ifade eden bir kimlikti. Biri Osmanlı Paşası, Osmanlı bürokratı, Osmanlı tüccarı vs. dediği zaman, etnik kökeni ne olursa olsun Osmanlı Devletinin tebası olan, vatandaşı olan bir kimse anlaşılırdı. Biz Fransız dediğimizde Fransa tabiiyetine sahip bir kimseyi anlarız; İngiliz dediğimizde de İngiltere tabiiyetine sahip olanı. Oysa Fransız kimliğini taşıyan kimse, Fransalı bir Breton, Bask, Katalan veya başka bir halka; İngiliz dediğimiz İskoç, İrlandalı, Galli gibi far...

Sezai Karakoç'tan Masal

12 Haziran 2011'in seçimleri bitti. Vaadler, projeler, övgüler, yergiler dindi. Kimi üzüldü, yerindi; kimi sevindi. Benim ise hatırıma Sezai Karakoç'un Masal şiiri indi: Masal Doğuda bir baba vardı Batı gelmeden önce Onun oğulları Batı'ya vardı Birinci oğul Batı kapılarında Büyük törenlerle karşılandı Sonra onuruna büyük şölen verdiler Söylevler söylediler babanın onuruna Gece olup kuştüyü yastıklar arasında Oğul yarınki masmavi şafağın rüyasında Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin bilmediği bir yere Baba bunu havanın ansızın kabaran gözyaşından anladı Öcünü alsın diye kardeşini yolladı İkinci oğul Batı ülkesinde Gezerken bir ırmak kıyısında Bir kıza rastladı dağların tazeliginde Bal arılarının taşıdığı tozlardan Ayna hamurundan ay yankısından Samanyolu aydınlığından inci korkusundan Gül tütününden doğmuş sanki Anne doğurmamış da gök doğurmuş onu Saçlarını güneş destelemiş Yıllarca peşinden koştu onun K...

Dilbilgisi Sorunları - İmla konuları

Hocam merhabalar, Öncelikle nasılsınız? :) Sizi birkaç dil bilgisi sorusuyla ilgili rahatsız ediyorum aslında. Çevirmenlik ve kitap editörlüğü yapıyorum. Çoğunlukla TDK'ya bağlı kalmaya özen göstersem de, bazı noktalarda kafam karışıyor, sizin de fikrinizi almak istedim. Mesela şu şapka meselesi... :) Ben şapkasız versiyonu ayrı bir anlama gelmeyen sözcüklere şapka koymuyorum ama acaba doğru mu yapıyorum? Yani 'hâlâ'yı şapkalı kullanıyorum ama 'hikaye'ye yahut 'rüzgar'a şapka koymuyorum. Fakat bir yandan da okumayı kolaylaştırmak için koymam gerektiği hissine de kapılmıyor değilim. :) Sizce ne yapmalıyım? (Bir de i üzerindeki şağkalar var: resmî, askerî vs... bu konuda da emin değilim tabii.) Bir diğer mesele de şu: TDK'nın yazım kılavuzunda kurum ve kuruluş isimlerinden sonra gelen eklerin kesme işaretiyle ayrılmaması gerektiği yazıyor. Türk Dil Kurumunun derken böyle yazmak gerekiyormuş yani ama bu hiç alışık olmadığımız bir uygulama. Türk Dil...