DÜDÜKÇÜ Beş on yıl öncesine kadar şehirlerimizin tanıdık ve vazgeçilmez simalarından biri de “Düdükçü” idi. Çoğunlukla dört yol kavşaklarında durur, kafasına taktığı polis kasketine benzer bir başlıkla, bulabildiyse sırtına geçirdiği kendisine resmi adam şekli veren bir ceketle trafiğin idaresine soyunur; kimine yol verir, kimini durdurmaya çalışır; özünde ise kimseye zararı dokunmazdı. Bu adamların en vazgeçilmez aksesuarı ise muhakkak bir düdük olurdu. Elbette, düdüksüz trafik polisi olacak değil ya… Hem olsa kimin umurunda olur. Bu yüzden ya bir bekçi düdüğü, ya trafik polislerinin kullandığı türden bir düdük, yahut alelâde bir düdük bunların ağzından eksik olmaz; dur mu, geç mi ne olduğu anlaşılmayan el hareketlerine amansız düdük sesleri eklenir, böylece şehrin bu noktasına nizamat verilirdi. Onlardaki işini yapmış ve topluma değer katmış mühim adam duruşu ise bu canlı tiyatronun en görkemli anıdır. 15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra bilhassa sosyal medyada yazan, sen ...
Kayıtlar
Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor