Yunus Ne Hoş Demişsin!

Yunus, ne hoş demişsin!

Büyük sanatçı ve düşünürlerin kendi çağları dışına taşabilen, sonraki yüzyılların insanları tarafından da anlaşılan, sevilen ve âdeta üretmeye devam edenler olduğu kabul edilir. Hemen her toplum böyle sanatçı ve düşünürlere sahip olmakla öğünür; güncel kültür hayatını onların eserlerine yaslanarak kurar; söylemlerinde onları kaynak ve dayanak gösterir. Bu, bizim için de başka türlü değildir. Türk kültürünün önemli isimleri sayalım dediğimizde ilk aklımıza gelenler arasında ise Yunus Emre vardır.

Hayatı hakkında pek az mâlumata sahip olunan, günümüze sadece iki eseri gelebilen bir mutasavvıftır Yunus Emre... Peki onu diğerlerinden ayıran, bugünkü kültürel hayatımızın temeline yerleştiren hangi özelliğidir. Yunus Emre, yüzyıllar boyunca aynı şiddette okunarak ve tartışılarak mı günümüze gelmiştir? Bugünkü Yunus Emre algımız bir kurmacaya mı dayanmaktadır? Pek çok mezarı bulunan bu dervişin zihinlerimizde de ayrı ayrı yansımaları var mıdır?

Beşir Ayvazoğlu, Yunus, Ne Hoş Demişsin: Cumhuriyet Sonrası Yunus Emre Yorumları (Kapı Yayınları, Şubat 2014, İstanbul, 240 s.) isimli eserinde işte bu soruların ve daha fazlasının cevabını veriyor. Sayın Ayvazoğlu’nun diğer çalışmaları gibi uzun yıllar sürmüş titiz araştırma, biriktirme sürecine dayanan bu kitap Yunus Emre’nin üç beş ilahi ile maşeri hafızada hatırlanan bir derviş iken nasıl olup da kültür kurucu bir fenomene dönüştüğünü de hikâye ediyor: Her şey Köprülüzade Fuat Beyin bir makalesiyle başlıyor, Burhan Toprak’ın Yunus Emre Divanı ile devam ediyor; Cumhuriyetin hemen öncesindeki ve 30’lardan itibaren süren kimlik arayışları ve yeni bir Türk kimliği oluşturma çabalarına da denk gelince, Yunus Emre, günümüzün sevilen ifadesiyle, bir fenomene dönüşüyor. Beşir Ayvazoğlu’nun kitabını okuyanlar göreceklerdir ki, burada herkesin ve her kesimin Yunus’ta kendine ait değerler bulması ve bunun üzerine kendi Yunus Emre’lerini inşa etmeleri de önemli olmuştur. Yunus Emre, bütün kesimlerce şöyle veya böyle benimsenmiş, kabullenilmiş, kaynak ve dayanak addedilmiştir. Yunus’un ona yakın mezarı olması gibi belki ona yakın ayrı Yunus Emre anlayışı çıkması da bundandır. Allah aşkıyla dolu, mezhepler üstü bir Yunus kadar, Alevi veya Sünni veya Mevlevi veya Kalenderi Yunuslar; İslami anlayışla hiç ilgisi olmayan Hümanist, laik Yunuslar, halk devrimcisi Yunuslar vardır... Elbette herkesin Yunus’u kendine.


Kula'da Yunus Emre Köyü ve Taptuk Emre Türbesi- Yunus'un mezarı türbenin girişindedir.
Kula Yunus Emre Köyü - Taptuk Emre Türbesinde sırlananlar.
Nallıhan'daki Taptuk Emre Türbesi (Burada Yunus'un mezarı yoktur).
Nallıhan'da Taptuk Emre Türbesinde sırlananlar.


Yunus Emre ile ilgili en heyecanlı tartışmalardan biri eserinden, düşüncelerinden, şiirinden ziyade mezarı üzerinde olmuştur. Ayvazoğlu’nun eserinde bilhassa Karaman ve Eskişehir arasındaki rekabetten bahsedilir; sonunda biraz da Eskişehirli Bakanların inisiyatif koymasıyla Eskişehir’deki mezarın resmi mezar kabul edilmesi; mezarın iki defa açılıp (tren yolu güzergâhı yüzünden) bugünkü türbenin ve civarındaki yapıların oluşturulması süreci  anlatılır; diğer mezarlardan hiç bahsedilmemiştir. Bunlardan birinin de kendi memleketim sayılabilecek Kula’daki mezar olduğunu; burasının da rûhaniyetli bir yer olduğunu ifade etmek isterim.


Ayvazoğlu’nun kitabı Yunus’un eserinin yayımlanmasından, gerçek mezarı ile ilgili tartışmalara; Yunusla ilgili roman, tiyatro ve film çalışmalarından oratoryolara, şiirlere kadar hemen her alandaki tartışmalara, atışmalara, etkinliklere değiniyor.  Yunus Emre konusunda şöyle veya böyle çalışan –kendim de dahil- akademisyenlerin hiçbir zaman yapamayacağı, yapmak şöyle dursun aklına getirmeyeceği  bir işi de yapmış oluyor. Hepimizin önüne ayrıntılı bir Yunus Emre fotoğrafı koyan Ayvazoğlu, Yunus Emre okumalarımız için de yeni istikametler belirlemiş oluyor.

Son sözümüz de bu olsun: Beşir Ayvazoğlu, ne hoş yazmışsın! Eline, kalemine sağlık.


Beşin Ayvazoğlu, Yunus, Ne Hoş Demişsin
Cumhuriyet Sonrası Yunus Emre Yorumları
, Kapı Yayınları, İstanbul 2014
Cumhuriyet aydınlarının Yunus Emre'ye bakışları (s. 99)


Yorumlar

Mehmet Aydın dedi ki…
Hoş Yazmak
Ayvazoğlu'nun yazdıklarının bir kısmı bizim için tekrar da olsa anlamlı. Çünkü onlar gayet mahirane ve bir biyografi formatında bir araya getirilmiş. Yunus'un ne kadar çoğul olduğunu görüyoruz. Birinin çoğul olabilmesi, biraz da söylediklerinin bu tür yorumlara uygun olmasına bağlı değil mi? Yunus üzerine yazmak Yunus Emre Enstitüsü Müdürüne de çok yakışıyor. Bir de biz niye aynı metinlere yöneliyoruz diye düşünüp dururum. Yunus'u çoğulluğuna metinleri yoluyla daha çok katkı yapmak gerek vesselam.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dilbilgisi Sorunları - 1 : Ek Yığılması ve 'Kendi' Zamiri Hakkında

Sezai Karakoç'tan Masal

Dilbilgisi Sorunları - İmla konuları